Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Grotowski Üzerine Bir İnceleme

Jerzy Grotowski Yönteminde Disiplin, Özgürleştirme ve Özgürleşme Kavramları Üzerine Bir Değerlendirme Jerzy Grotowski, 11 Ağustos 1933'te Polonya'nın Rzeszów şehrinde doğmuştur. Grotowski’nin Varşova Üniversitesi'nde Polonya Dili ve Edebiyatı okuduğu ve burada tiyatro sanatçısı Ludwik Flaszen ile tanıştığı bilinmektedir (Bkz. Birkiye, Kültürlerarası Tiyatro ve Grotowski, ss.21-24). Flaszen, Grotowski'yi tiyatroya yönlendirmiş ve onun tiyatro kariyerinin dönüm noktası olmuştur. Grotowski, Flaszen ile birlikte 1959'da "13. Ressam" adlı oyunu yönetmiş, bu oyunun Polonya’da büyük ilgi gördüğü bilinmektedir (Birkiye, Kültürlerarası Tiyatro ve Grotowski, s.23). Grotowski'nin üç ayrı dönemi bulunmaktadır. Bu dönemler, onun farklı tiyatro anlayışlarını, çalışma yöntemlerini ve performans tarzlarını yansıtmaktadır. Bu üç dönemi kısaca açıklamak gerekirse: İlk Dönem (1959-1969): Bu dönem, Grotowski'nin tiyatroya olan yaklaşımının temelini oluşturduğu dönem...
En son yayınlar

Oz Büyücüsü

VİCTOR FLEMİNG’İN “OZ BÜYÜCÜSÜ” (1939) FİLMİNİN VLADİMİR PROPP’UN “MASALIN BİÇİMBİLİMİ” YÖNTEMİNE GÖRE İNCELENMESİ KONU: Dorothy, ailesinin vefatından sonra eniştesi Henry ve teyzesi Em ile Kansas’ta yaşamaya başlayan genç bir kızdır. Ailenin köpeği Toto ile gün boyu koşuşturup oynayan Dorothy, halinden memnun bir şekilde hayatına devam etmektedir. Doroth’nin köpeği, komşu kadını ısırmıştır bu sebeple komşu kadın köpeğin öldürülmesini talep etmektedir. Köpeğinin öldürülmesini istemeyen Dorothy, evden kaçar. Kaçtığı sırada hortumun ortasında kalan Dorothy, sürüklenerek Oz diyarına gider. Munchiesler adı verilen halk Dorothy’yi sevgiyle karşılar. Doğu diyarına düşen ev, Doğu’nun Kötü Cadısı’nın tam üstüne denk gelmiş, cadıyı öldürmüş ve böylece yıllardır cadının esiri olan halk özgür kalmıştır. Kuzey’in İyi Cadısı’ndan bunları duyan Dorothy farkında olmadan birinin ölümüne sebep olma gerçeğiyle karşı karşıya kalır. Dorothy’nin üzüntüsüne rağmen halk oldukça mutlu olur. Kuzey...

III. RICHARD YAPISALCI ELEŞTİRİ DENEMESİ

 3.RICHARD METNİNİN YAPISALCI ANLAMDA İNCELENMESİ Shakespeare’in diğer bazı oyunları gibi III. Richard’ın da yazıldığı yıl kesinlikle bilinemiyor. Gerçi eser ilk kez 1597’de basılmıştı ama yazılışının, basıldığı tarihten bir kaç yıl önce olduğuna kuşku yok. Shakespeare üzerinde yetkiyle konuşabilen bilginlerin yaptıkları incelemeler sonucunda genel olarak kabul ettikleri tarih 1592-1593’tür. Konusunu İngiltere tarihinden alan oyunlardan biridir III. Richard. Üç kısımlık VI. Henry ise bundan sonradır. Ama III. Richard, King John, IV. Henry ve V. Henry ise bundan sonradır. Ama III. Richard, VI. Henry’nin bir devamı olduğundan onunla birlikte ele alınmalıdır ki doğru dürüst anlaşılabilsin. Zira bu iki oyunun konusu on beşini yüzyılda İngiltere’de York ve Lancaster soyları arasında taht için yapılan ve tarihte Güller Savaşı (Wares of the Roses) diye anılan savaşlardır. III. Richard’da geçenlerin anlam kazanabilmesi için bu olayların bilinmesi gerekir; hiç değilse ana hatları ile. York ...

TİYATRO METİNLERİNE YÖNELİK ELEŞTİRİ KURAMLARI ADLI TEZİN İNCELENMESİ

 TİYATRO METİNLERİNE YÖNELİK ELEŞTİRİ KURAMLARI ADLI TEZİN İNCELEMESİ      Tez, Drama sözcüğünün sözlükteki anlamını aramakla başlıyor. Burada geçen kelimeler arasında teatral olan ve oynanan gibi kavramlarla karşılıyoruz. Bu kavramların en sonuncusunda ise eleştiri nedir sorusunun cevabı gizlenmiş; yanlış yapılan şeyi göstermek, tenkit. Bu kısımda işlenen eleştiri aslında nesnel olarak anlatılan değil daha çok eleştirmenin kültürel seviyesiyle birleşen öznel yargıdır. Eleştiri deyince aklımıza yalnızca yapılan hataları düzeltmek ve onları yere batırmak gelir aslında noeleştiri bir anlamıyla doğru olan şeyi de gün yüzüne çıkarır. Burada eleştirinin bilimsel doğrusu ortaya çıkmaktadır. Peter Barry, Beginning Theory (Teoriye Başlangıç) kitabında düz yazı ya da şiirin daha kolay eleştirilebileceğini sunmuştur. Ancak bu kitabın içeriğindeki şifrelemeyi tiyatro metinlerine uygulamanın zorluğundan ve dikkat edilmesi gerekenlerinden bahsediyor Funda Hanım. Yine kendisi şunu...

YAŞAMIN BİNBİR HALİNDEN BİRİ

 YAŞAMIN BİNBİR HALİNDEN BİRİ      Ne, seni duyamıyorum? Ne? diye bağırdı Ruhi ve müziğin sesini kıstı. Ne oldu yavrum ne diyorsun anlamıyorum? diyerek karşısında duran şişme bebekle konuşmaya başladı. “Şarap içmeyecek misin? Aa hayatta olmaz. Nasıl unutursun hayatım bugün bizim tanışma yıldönümümüz. Bunu kutlamayacağız da neyi kutlayacağız” dedi, karşısındaki şişme bebek sanki cevap veriyor gibi konuşmaya devam ediyordu. “Ya sen parasını dert etme, yarın üç beş cadde daha fazla dolaşırım olur biter” diye devam ederek elindeki bardaklara şarap doldurdu. Şişme bebek konuşmasa bile onunla sevgili olduğuna, kadının canlı olduğuna inanıyordu. Kadına dertlerini, sıkıntılarını anlatmaya başladığında henüz ikinci kadehe yeni geçmişti. “Bu gece her şeyi unutmak istiyorum. Sıkıldım çünkü, anladın mı yavrum? Her gün aynı, birbirinin tıpatıp aynı. Sabahın köründe sokağa çık, akşama kadar dolaş. Çöpleri karıştır. Kâğıt, karton, teneke, işe yarar bir şeyler ara. Akşama kadar sırt...

FATURA KUTUSU

FATURA KUTUSU      Yepyeni ve tertemiz olduğum o yılları hatırlıyorum. Şimdi beş yüz yaşında gibiyim. İçim o kadar dolu ki hiçbir şey kar etmiyor artık.  Buraya geldiğim ilk zamanlar hiçbir beklentim yoktu. Günler geçtikçe yavaş yavaş ben de boğulmaya başladım. Henüz iki yaşına geldiğimde çoktan altıncı ev sahibim değişmişti bile… Bu durum böyle gitmeyeceği için Sadi amcayla konuştum bir gün. “Sadi amca sence ben kötü biri miyim? Ev sahiplerim neden beni bırakıp gidiyorlar?” diye serzeniş ederken Sadi amca durdu, bekledi ve ağzından yavaşça cümleler dökülmeye başladı “Yavrum sorun elbette sensin. Kendinin farkında değil misin, bu kadar fatura biriktirilir mi?” diye sorduğunda şaşırdım. Ben de biliyordum bu kadar fatura biriktirilmezdi ama ne yapayım? Ev sahiplerim tek tek gidiyorlardı. Arkasında kalanı kimse umursamıyordu ki… Yapılabilecek pek bir şey yoktu. Her şeyi içime atmaktan başka çarem de yoktu. Her gün evi gezmeye birileri geliyordu, beğeniyorlardı da ta ki ...

GENÇ BRECHT’İN DÜNYASI

GENÇ BRECHT’İN DÜNYASI Brecht’in gençlik döneminde Fransa- Prusya savaşı olmuştur. Bu savaş sonucunda Almanya sanayileşme, kapital düzene ayak uydurmak zorunda kalmıştır. Makineleşme ile beraber işçiler işsiz, halk ekmeksiz kalmıştır. Bu durumu gören yazar umutsuzluk içinde kalmıştır. Anton Çehov’un da dediği gibi ‘’yazar çağının tanığıdır, yargıcı değil’’. Bu sebeple Brecht, Gorki’nin oyunlarından esinlenmiş ve ‘’Ana’’ adlı oyunun bir varyasyonunu düzenlenmiştir. Bu oyunla beraber umut vermek, düzenin değişeceğini işaretlemeye çalışmıştır ancak oyunda yeni bir düzenin yakında olduğu görülmemektedir bu sebeple pek de başarılı olamamıştır. Çıkarlarını ‘’milliyetçilik’’ kılıfı altında yöneten kapitalistler ki Kral Wilhelm’de bunlardan biriydi ve kendinden farklı düşünen yani sanayinin kapital- burjuva düzeninden çıkmasını isteyenleri hapse attırmıştır. Bu rejimin doğal sonucu olarak sınıf farklılıkları ve çatışmalar başlamıştır. O yıllarda çok fazla intihar olması yazara nihilist, anarşi...